10 Ocak 2013 Perşembe

Yaprak, turuncu ve ışık

Buradan pis hilebaza selamlarımı gönderiyorum! :D kendisi normalde seferbaz ancak benim için o bir hilebaz :P Bakalım bu üç kelimeden neler çıkarabileceğim.


Tepeye çıktı ve düşüncelerine daldı.
Şehir büyüyordu. Metropol olmuştu. Ancak şehrin büyümesi, bu şehrin her köşesine sinmiş olan anıları birer birer silmeye başlıyordu. Herkes işine gücüne çok önemliymişcesine koşuşturuyordu. Gereksiz bir acelecilik. Gereksiz bir endişe. Bunlara sebep olan tek şey ise para dedikleri o lanet olası Lidyalılar tarafından bulunduğu söylenen o tiksinç şey. Bu şehrin koşuşturmacasından nasibini almamış tek yer ise bir köşeye terk edilmiş yeşilliklerin, günahsız canlıların mekanı ormandı. Ne bir kin, ne bir kıskançlık. Sadece sevgiyle büyüyen sevimli hayvanlar. Diğer canlılar için yaşam enerjisi veren yeşil yapraklı bitkiler...
Ancak bu yapraklar kendilerini sonbaharın azizliğine bırakıp turunculaşmaktaydı. Bu görüntüyü sevmiyordu. Sanki yaşanan anılar dallardan kopup bu şehrin anılarını da beraberinde götürecekmiş gibi hissediyordu. Turuncuyu sevmezdi. Rüzgar esti. Yapraklar uçuştu. İsyan edermişcesine gökyüzüne baktı. Bu bir baş kaldırıydı. Belki de milyarlarca canlının, trilyonlarca yıldızın ve de sonsuz boşluğun söyleyemediklerini sembolize eden bir baş kaldırı. Ancak sonbahardan da aziz olan bir şey vardı. Güneş. Güneş'in ışığı gözlerinin içine işleyip düşüncelerini yakmaya çalıştı. Bu düşüncelerini kaybedemezdi. Işığa yenilemezdi. Turuncuya yenilemezdi. Ancak gücü kalmamıştı. Direnecek gücü kalmamıştı. Ya bu şehri terk edecekti ya da bu hayatı. Bu şehri bırakamazdı. O anıları o sevmediği yapraklar gibi silmeye çalışamazdı. Tepenin üzerinden kendini yokuş aşağı bıraktı. Yuvarlandı, yuvarlandı ve yuvarlandı... Bir odun parçasına çarptı ve hava da takla attı. Öleceğini düşündü. Korkmaya başladı. Tam o anda anne kucağı gibi bir yumuşaklık hissetti. O sevmediği turuncu yapraklar onu kurtarmıştı. Güldü. Kendini aşağılayarak güldü. Yapraklara sarıldı. Işığa baktı. Bu sefer gözleri kamaşmadı. Çünkü bu sefer farklı bir bakış açısından bakıyordu. Yaşam enerjisiyle. Yeni bir benlikle. Yeni bir anıyla...

Hiç yorum yok: