11 Ocak 2013 Cuma

edebiyat bisiklet nihilizm

hollowjanai dedi bana bu üç kelimeyi. Adeta beni gebertmeye çalışıyorlar. Umarım okunası bir şey yazabilirim.


Çok sevdiği iki şey vardı. Bunlardan biri bisikletiydi. Bisikletiyle gezmek, rüzgarı teninden hissetmek... Her şeyi unutuyor ve kendini rüzgara ve onun ellerine bırakıyordu. Harika bir histi rüzgarı kucaklamak...

Bir diğer sevdiği şey ise kitaplardı. Kitap okurken onu dürtseniz de karşılık alamazdınız. Deprem olsa ruhu duymazdı. Yer yerinden oynasa kılı kıpırdamazdı. Öyle seviyordu kitapları. Bu yüzden de edebiyata bayılıyordu.

Bir nihilist gibi düşünmek asla istemezdi. Çünkü Nihilizm'e göre hiçbir şey yoktu. Ancak o, iki değerli şeyinin var olmamasını asla istemezdi.

Bir çok kitap okumuştu. Bir çok fikir görmüştü. Bir çok teori ve bir çok deney duymuştu. Kafasındaki tüm bu şeyleri de bisikletinin üzerindeyken toparlardı. Rüzgarla bir bütünken kafasındaki gereksiz düşünceleri boşaltır ve düşünmesi gerektiği şeyi düşünürdü.

Rüzgardan oluşan bir evren onun isteyeceği bir şeydi. Yüzde yüz rüzgar! Hava da bisikletle süzülmek... Bunun bir yolunu bulacaktı. Tüm çalışmalarını bu yolda yapacaktı. Bu yüzden de bilim ile ilgili kitaplara yönelmişti. Kendi elleriyle kendisi, bisikleti ve kitapları için bir evren yaratacaktı.

Gece gündüz bunun için mücadele ediyordu. Öyle ki, artık ne kitap okuyordu ne de bisiklet sürüyordu. Bir şeyler kanıtlamaya çalışrken en çok değer verdiği şeyleri bir kenara fırlattı. Gözünde ki hırs ve açgözlülük onu kör etmişti. Çalışmaları çığırından çıktı. Kitaplarını kaybetti. Bisikletini kaybetti. Kendini kaybetti. Ve daha da önemlisi, rüzgarını kaybetti... Ve bir hiç oldu. Ne ironikti ama. Hiççiliğe bu kadar karşıyken bir hiç olmak...

Hiç yorum yok: