10 Ocak 2013 Perşembe

frambuaz rejenerasyon saprofit

Çok sevgili arkadaşım pis Muti'nin beni zor durumda bırakma çabasından ziyade dersle kafayı bozmuş olmasından mütevellit böyle bir üçlü ile geldiğini düşünüyorum. Ve bende bu konunun üzerine gitmeyi planlıyorum. Ancak ben ne anlarım lan biyolojiden?! :D


Gene sıkıcı bir fizik dersinden ve o her şeye bağıran hocadan kurtulmuş bir şekilde ferahlarken gülümsemeden edemedi. Evi yakında olduğu için hiçbir vasıta kullanmadan yürüyerek gidecekti. Ancak ev ile okul arasındaki yolu çok severdi. Kendine 5 dakikalık bir düşünme zamanı doğuyordu. Ve bu saniyeler onun için önemliydi. Bir an önce eve gidip en sevdiği meyve olan frambuazı yemek istiyordu. Fiziği sevmediği kadar biyolojiyi seviyordu. Bitkileri, hayvanları, mikropları... Evet mikropları bile seviyordu. "Mikroplar olmasa sağlıklı olmanın değerini nasıl anlardık ki?" diye düşünüyordu. Manav amcayı görüp ona el salladı. Manav amca patlıcan burunlu, elma yanaklı, erik gözlü, kayısı kulaklı ve adına bir meyve ya da sebzeyle bile benzetilemeyecek şekilde değişik dudaklı bir insandı. Bu da onu çok renkli bir insan yapıyordu. Ancak kim bilebilirdi içinden geçenleri? Manava doğru bir kedi geldi. Yemek mi istiyordu yoksa amcayı mı gözüne kestirmişti, belli değildi. Kediyi ve manavı geride bıraktı. Tekrar aklına çok sevdiği frambuaz geldi. Bu beş dakikanın güzel olmasının sebebi büyük ihtimalle frambuaz ve diğer yiyeceklerdi. Yemeye çok düşkündü. Sürekli hamileymiş gibi aşerip bir şeyler isterdi. Bu yüzden o beş dakika içerisinde yiyeceği şeyleri nasıl yiyeceğini düşünürdü. Değişik şeyler denemeyi severdi. Ancak bu sefer frambuaza yumulacaktı. Evinin önüne gelmişti ve zile bastı. Annesi kapıyı açtı. Koşa koşa eve çıktı. Üzerini bile değiştirmeden dolaba atladı. Ancak frambuaz dolapta yoktu. Annesine sordu ve annesi çöpü gösterdi. Frambuaz çürümüştü. Ağzı açık kaldı ve annesine "Ne oldu?" diye sordu. Annesi "Meğer aldığımızda da böyleymiş." diye karşılık verdi ve pazarda ki adama bir takım şeyler söyledi. Ancak o annesinin ne dediğini hiç duymadı. Çünkü çöpe bakakalmıştı. Keşke rejenerasyona uğrasa diye düşündü. Bunu gerçekten çok istiyordu. Ancak daha sonra bu frambuazın saprofit organizmalar tarafından ayrıştırılacağını biliyordu ve belki seneler sonra bu meyveyi yiyebilecekti. Asla kötü düşünmüyordu. Ve cebinde duran harçlık ile manava koştu. O frambuazı yemeliydi!

Hiç yorum yok: