12 Ocak 2013 Cumartesi

kulaklık su katarakt

Gizemden antin kuntin kelimeler :D neyse bakalım.



Kendine Doktor diyordu. Başkaları onu tanısaydı, onlardan da doktor demelerini isterdi. Büyük bir amaca hizmet ettiğini düşünüyordu. Modern Frankenstein olmak istiyordu. Bunun için de geceleri, önceden belirlediği bir kişiden bir organ alıyordu. Geriye sadece göz kalmıştı. Hedefinin evine girecekti. Dışardan eve göz attı. Sessizdi. Bir odanın ışığı yanıyordu. Bu güzeldi. İşini rahatlıkla halledebilirdi. Kapıyı çaldı. Ve otların arasına girdi. Bekledi bekledi ancak kapıyı kimse açmadı. Evde hareket yoktu. Bir kez daha çaldı. Sonuç aynıydı. Pencerelere baktı. Bir pencerenin açık olduğunu fark etti. Kim bilir belki diğerleri de açıktı ancak diğerlerini kontrol etmeye gerek yoktu. Pencereden içeri sessizce girdi. Masa da oturan adam hiç kıpırdamıyordu. Ölü gibiydi. Kulağındaki kulaklıkları fark etti. Bu harikaydı. Bugün çok şanslıydı. Adamın önünde bir bardak su gördü. Ve susadığını fark etti. Önce işini bitirmeliydi. Adamı öldürmek üzere susturuculu silahını çıkardı. Gözüne zarar vermemeliydi bu yüzden adamın kalbine nişan aldı. Ve ateş etti. Adam ölmüştü. Yavaşca adamın gözlerini çıkardı. Gözler zarar görmedi. Harika bir cerrahi operasyon yapmıştı. Ancak gözlerde bir sıkıntı var gibi duruyordu. Vardı da. O gözler katarakttan körelmişti. Katarakttan gözleri kör olmuş bir adam gecenin bir vakti kulağında kulaklıkla ve evde tek başına müzik dinliyordu. Ne garipti. Masanın üzerinde duran gözlere, kulaklığa ve bir bardak suya baktı. Evet susamıştı. Suyu aldı ve içti. Şimdi de bardağı, kulaklığı ve kataraktlı bir çift gözü düşündü. Ne olacaktı bunlara? İşi berbat olmuştu. Sinirlendi. Kulaklığı yaktı. Gözleri ezdi. Bardağı kırdı. Ve girdiği pencereden geri çıktı.

Hiç yorum yok: