24 Ocak 2013 Perşembe

Işık, karanlık, gölge

Genç adam bilgisayarla uğraşmaktan sıkıldığı için fişi çekip yatağına gitti. Yatakta şekilden şekile girip sıkılırken manevi ablasıyla konuşmaya başladı. Yazdığı blogla ilgili biraz sohbet ettiler. Sıkıntıdan yaptığı ve daha doğrusu yapamadığı bir aktiviteydi bu. Ne kadar kötü yazdığını biliyordu ama can sıkıntısına bir tutam merhem olması için yazmaya devam ediyordu. Acaba kitap yazsam nasıl olur diye düşündü birden. Tavana doğru baktı ve duvarı gördü. "Duvar mı? Meh." deyip lambaya doğru indirdi gözlerini ve o an bir konu buldu. Ablasıyla da bu fikri paylaştı. Başlangıçta 3 ana bölüm, 3 ara bölüm, 3 ana karakter ve 3 yan karakterden oluşacak ve her bölümü 3 kelimeden yola çıkılacak "3" adlı kitabını düşündü. Ancak ablasının da söylediği gibi bu biraz abartıydı. Bu yüzden ışık, karanlık ve gölge adlı 3 bölümden oluşan ve her bölümde 1 karakteri anlatacak olan bir kitap hakkında düşünmeye koyuldu. Ablasına "Ben bunun kitabını yazamam ama bloga bununla ilgili bir hikaye yazabilirim. Ondan sonra kim kitap yaparsa yapsın." dedi. Ablası "Tamam, sen yaz. Ben kitap yaparım." diye karşılık verdi. Kocaman bir gülümsemeyle ablasına iyi geceler deyip kitabı tasarlamaya geri döndü.

Işık bölümündeki kişi ışıktı çünkü herkesten etkilenip kendini göremiyordu. Etrafa ışık saçıp kendi içini karanlıkta bırakıyordu ve aynı zamanda da bir su gibiydi. Kendini bir kalıba sokamayıp oradan oraya akıp duruyordu.

Karanlık bölümündeki kişi de karanlıktı çünkü kendinden etkilenip etrafı göremiyordu. Kendi içine ışık tutup etrafta neler olduğu bilmiyordu ve aynı zamanda buz gibiydi. Kendini tek bir kalıba sokup hiçbir yere akamayıp hiçbir şeyi bilemiyordu.

Gölge bölümündeki kişi ise gölgeydi çünkü hiçbir şeyden etkilenmeyip her şeyi objektif bir şekilde görüyordu. Bir olaya yeterli ışığı tutup ardında beliren gölgeyle her şeyi görüyordu. Ne çoğuydu ne azı. Olması gerektiği gibi.

Çünkü kamaşır gözün ışıkta
Ve körelir gözün karanlıkta

Ancak görebilirsin her şeyi
Saf gölgenin kanatlarında

Kitabını da bu şiir ile bitirmeyi düşündü. Ardından kendisine sen fazla düşünme dedi ve uyumaya çalıştı. Sabah kalktığında yaptığı ilk iş bu düşünceleri bloguna geçirmek oldu.

Hiç yorum yok: