19 Ocak 2013 Cumartesi

Otobüs, Çiçek, Bulut

Pisbaz iş başında  Güzel kelimeler bunlar diyorum yapmayın. :D


Yolculuk etmeye, gezmeye bayılırdı. Manzarayı izlemek kadar keyifli bir şey yoktu onun için. Kendi ülkesinde hemen hemen her yeri bilirdi. Yurtdışına da yolculuk ederdi. Doğaya bayılıyordu. Gene bu yolculuklarından birindeydi  Genelde otobüsü tercih ederdi çünkü uzun yollarda görülecek manzara çoktu. Zaman zaman büyük şehirlerden uzakta bir köy yaşamı sürmek ya da küçük bir kasabada sıcak insanlarla beraber tüm kasabanın aile gibi oldukları o hayatı yaşamayı isterdi. Anne ve babasını kaybettikten sonra bununla ilgili düşünceleri daha da yoğunlaşmıştı. Dünya'nın çeşitli yerlerinden kayda aldığı görüntülerden film yapar ve geçimini bununla sağlardı.

Gene bir yolculuk vaktiydi ve görülecek manzaralar vardı. Gözden kaçırmak istemediği şeylerin listesini çıkartıyordu. Tur gezisiydi bu. Genelde böyle şeylere katılıyordu. Otobüs hareket haline geçti ve büyük şehrin tozundan kirinden yavaş yavaş koptu. Ve şimdi uçsuz bucaksız alanların vaktiydi. Bulutlar grileşmeye ve devamında da küçücük damlaları toprağa doğru bırakmaya başladı. Yağmuru izlemeyi, ıslanmaktan daha çok severdi. Zaten bütün yaşamı da gözleme dayalı olduğu için kişiliğine de bu daha çok uyuyordu. Yağmur bulutları birazcık kenara çekilip gün ışığına yer verdi. Güneş içtenlikle gülümseyip bulutlara selam verirken dünyaya doğru da el sallamaya başladı ve bu iki güzellikten bir gökkuşağı doğmuştu. Gökkuşağının nerede bittiğini görebilmek için gözleriyle renklerin sonuna doğru gitti ve uçsuz bucaksız çiçek tarlasını gördü. İçi huzurla doldu. Tüm bunları bir yandan kayda da almıştı. Çok güzel görüntüler elde etmişti her zamanki gibi. Kimisi için bir şey ifade etmeyebilirdi ancak onun için çok anlamlıydı. Birden başını sağa sola salladı ve düşünceleri bir kenara koyup manzarının tadını çıkarmaya devam etti...

Hiç yorum yok: