14 Ocak 2013 Pazartesi

mikrop,kardeş,bardak

Derslerle kafayı bozmakla yükümlü olan isuramunobara'nın yani ablamın, bir bardak su içerken verdiği kelimeler olabilir bunlar ancak bilerek vermiş de olabilir yani şöyle bir hikayeyi öngörmüş olabilir;


İki farklı mikrop türü kendi neslinden kaçıp, kendi hayatlarını kurmak üzere bembeyaz bir yolun üzerinde hareketlerine başladılar. Bu mikroplardan birinin yapısı gereği kötü huylu olması gerekiyordu ancak ailesine sırt çevirdiği için DNA'sında bir takım değişiklikler olmuştu. Diğer mikrobumuz ise doğuştan iyi huyluydu. Bu mikroplar bir süre hareket ettikten sonra artık hareket edemediklerinin farkına vardılar. Hem yorulmuşlardı hem de üzerinde durdukları fayansa bir bardak ters olarak kapanmıştı. Bu iki mikrop da fırsat bu fırsat deyip çoğalmaya başladılar. Ortaya değişik türler çıkıyordu. İyi mi dersin, kötü mü dersin, ne olduğu belli olmayan ile beraber hedefi olmayan mikroplar mı dersin...


Yığınla mikrop ortaya çıkmıştı ve bu yüzden bardağın içinden bir sürü ses yükselmeye başlamıştı. Bir grup mikrobların ele başı, "Kardeşlerim, gelin tüm canlıları yok edelim! Milyonlarca yıldır biz vardık! Hep de biz olacağız! Onları yok etmeliyiz! Önümüze kim çıkarsa çıksın affetmemeliyiz!" diye bağırıyordu. Bu mikroplar bardağın en üstündelerdi. Ancak şu an ki bardağın konumuyla en alttalardı. Buna karşılık iyilerin komutanı söz aldı, "Sevgili kardeşlerim, annelerim, babalarım, dedelerim, torunlarım! Biz hep vardık ancak, büyüklerimizin de anlattıkları gibi biz tek iken yalnızdık! Yalnızlık nedir bilmeyen varsa nesillerimizi araştırsınlar! Daha akıllı davranmalıyız! Kimseye zarar vermemeliyiz! Aksine herkese yardım etmeliyiz!" diye konuştu. Bu mikroplarda hemen hemen kötülerle eşit sayıdalardı.

Bardağın en alt kısmında ise hiçbir şey umrunda olmayan ve akraba evliliği diye terslenmiş bir takım ne olduğu belli olmayan kesim vardı. Onları oraya terk etmişlerdi. Hemen karşılarında ise hayattan ümidi olmayan ve bir an önce ölmek isteyen mikroplar yer alıyordu. En orta da ise bu 4 kesimden genel olarak daha zeki olan mikroplar kendi hedefleri üzerine planlar ve deneyler yapıyordu. Herkesin işi başından aşkındı. Ancak kimisinin söz almaya bile hakkı yoktu.

Büyük bir el bardağı aldı ve soğuk su ile doldurdu. Bir çok mikrop soğuk suya dayanamadı ve hiçbir işe yaramadan öldü. Bir kaç bilimmikropu ise icat ettikleri şeylerle insana etki etmeye çalıştılar. Ancak tüm bu saldırı ve iyileştirme çabaları birbirini nötrledi. İnsan ise hiçbir şeyden habersiz suyunu içti. Bu sefer bardağı düz bir şekilde fayansın üzerine koydu ve gözden kayboldu.

Bardağın altında bir iki adet soğuğa dayanıklı mirkop kalmıştı ve kardeşleri için üzülüyorlardı. İkisi kardeş değillerdi ve farklı ebeveynlerden geliyorlardı. Aynı zamanda yanlarında akraba evliliği olduğu için terk edilmiş bir mikrop duruyordu. Öyle olmalıydı çünkü onu tanımıyorlardı. Ancak ondan başka kimseleri de yoktu. Onu da yanlarına aldılar ve yeniden göçe başladılar... Atalarının yaptığı gibi kendilerine yepyeni ve bembeyaz bir sayfa açtılar...

Hiç yorum yok: