7 Şubat 2013 Perşembe

Tartölet, kitapçı, fular

Seferbaz'ın kuzeni vermiş Maide-chaaaan :D Elimden geleni yapmak istemekteyim de yapabilecek miyim acep?

Memleketine uzun yıllar sonra dönmüştü ve hayatına yepyeni bir sayfa açacaktı.

Günışığının pencereden sıyrılıp yatağına uzanmasıyla o da güne merhaba diyerek uyandı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltısını hazırlamaya koyuldu. Bugün pek bir şey yiyesi olmadığı için kahvaltısı kısa sürdü. Üstünü değiştirmek için odasına gitti. Dolabı karıştırırken gözü eski bir fulara çarptı ve tam o anda aklında anıları canlandı. Ölürken gözlerinin önünden geçen film şeridi dedikleri şey capcanlıyken başına geliyordu. Bu fuları ona veren çocukluk arkadaşı gözlerinde belirdi. Kasabadan ayrılırken vermişti bu fuları ona ve kasabaya geri döndüğü zaman bu fularla gelmesini istemişti. Uzun zamandır onunla konuşmamıştı ve hayatın akışına kapılıp doğduğu yerdeki insanları geri de bıraktığı için kendisine kızmıştı. Üzerine bir kot şort ve ince bir bluz aldıktan sonra elnide fularıyla kendisini sokağa attı. Çocukluk arkadaşını nasıl bulabileceğini düşünmeye koyuldu. Kitapçıya gelene kadar aklına türlü türlü şeyler geldi. Sokak buram buram geçmiş kokuyordu. Adeta hava da uçuşan tozlar bile aklında bir yerlerde bir anıyı bir çocuk inatçılığıyla çekiştirip gün yüzüne çıkarmaya çalışıyordu.

Dükkana girecekken kapıda ki "Bizimle çalışmak ister misiniz?" yazısını gördü. Gülümsedi ve kapıyı açarak içeri girdi. Kendisine güzel bir kitap bulabilmek için tüm kitaplara iyice baktı ve sonuna "İşte bu!" diyebileceği bir kitabı alarak kasaya doğru yöneldi. Kasa da olan kişiyi tanımıştı. Bu, çocukluk arkadaşının babasıydı. Hemen geçmişi yad ederekten konuşmaya başladılar. Az daha adam aldığı kitap için para almayacaktı. Ona arkadaşını sordu. Tatlıcı da çalıştığını söyledi ve tatlıcının yerini tarif etti.

Dükkandan çıktıktan sonra işi istemeyi unuttuğunu hatırladı. Geri dönecekti ama bu işin acelesi yoktu. Tatlıcıya doğru hızlı adımlarla gitti. Bir masaya oturdu ve menüye baktı. Günün spesiyali yazan tabelayı gördü ve tartölet sipariş etti. Bir başka garson ona tatlısını getirdi. Getiren çocukluk arkadaşıydı. Garson önce kızın boynundaki fuları gördü ve tam o anda göz bebekleri bir balon gibi şişti. Kız, ona "Geri geldim. İşte buradayım!" dedi ve boynuna atladı. Biraz çocukluk haylazlıklarını konuştular. Biraz şu an neler yaptıklarından. Biraz gelecekten...

Memleketinin bu sıcaklığını aldıktan sonra bir kez daha başka bir yere gitmemeye karar verdi. Bundan sonra burada çocukluk arkadaşıyla ve memleketinin insanlarıyla kalacaktı. Senelerdir içinde olan o sancı artık dinmişti. Buraya gelmekte geç bile kalmıştı...

Hiç yorum yok: