9 Şubat 2013 Cumartesi

Kuş, abajur, kolye

Candan'ın verdiği kelimeler ve berbat edeceğim bir başka hikaye. Ölü gibiyim lan.

Cumartesi günü arkadaşlarıyla doyasıya eğlendi. Eve doğru giderken aklına, yeni okumaya başladığı kitap geldi. Daha önce böyle bir kitap daha okumamıştı. Katilin iç dünyası ve kurbanın tüm duygularını en ince ayrıntısına kadar anlatan, katil öldürürken okuyucunun aklına katilmiş havası verip adeta son hamleyi okuyucuya yaptıran bir kitaptı. Aynı şey kurban içinde geçerliydi. Kurbanın kalbine bıçak saplanırken kendinizi kurban zannedip dehşete kapılıyordunuz. Benzeri görülmemiş harika bir roman! Belki de sadece abartıyordu ama bir şekilde bu romanı çok sevmişti. Bu düşüncelerle eve varmıştı. Ilık suyla duşunu aldıktan sonra bornozunu giydi ve saçlarına havlu sarıp kitabını okumaya başladı. Koltuktan rahatsız olduğu için yatağına gidip uzandı ve abajuru hafifce açtı. Abajurdan yayılan ışık sofranın kuş sütü gibiydi.

Tamamiyle karanlık ve sessiz bir ortamda, azrailin nefesini boynunda hissediyordu. Ölmekten her zaman korktuğunu düşünmüştü ancak bu kadar korkacağı asla aklına gelmezdi. Kalbi, kırılıp aşılmaya çalışılan bir kale kapısı gibiydi. Gümbür gümbür atıyor ve göğüs kafesini sarsıyordu. Boynunda hissettiği nefesin azraile değil katiline ait olduğunun farkına vardı. Vücudu buz kesmişti ve tüyleri korkudan kaçacak yer arayıp gözeneklerine sığınmışlardı. Psikolojik bir şekilde kaçmak için geriye doğru adım attı ve ayağı takılıp yere düştü. Tam bu sırada bir şeyler çınlamıştı. Kör edici bir ışık gözlerinin en derin noktasına kadar işledi. Katil, kurbanının bu planlanmış çaresizliğinden faydalanıp onu sandalyeye oturttu ve sıkıca bağladı. Elindeki palayı diliyle yalayıp kurbanının gözündeki tüm korkudan tahrik oldu ve onun kellesini havaya uçurdu. Kadının en son görebildiği şey çınlamanın sebep olduğu kuşlu bir kolyeydi.

 Tam bu esnada evdeki tüm elektronik aletler alarmlı birer saat gibi ötmeye ve hareket etmeye başladılar. Neler olup bittiğini anlamak istercesine sanki orada cevap yazılıymış gibi salona doğru koştu. Koşarken ayağı takıldı ve bembeyaz bir ışık gözlerindeki tüm hücreleri biftek gibi kızarttı. Ayağa kaldırıldığını ve ellerinin bağlandığını hissetti. Katil bir golf topuna vururmuşçasına palasını kadının kellesine doğru hızlıca indirdi. Kadın pala boynunu kesmeden şoktan kalp krizi geçirip ölmüştü. Ancak son görebildiği şey alaycı bir kuş kolyesiydi.

Hiç yorum yok: