9 Şubat 2013 Cumartesi

İroni çay ve baharat

Esranchovy'inin kelimeleri ve benim yazımımla işte size hikaye! :D

Annesinin yemeklerine bayılırdı ama annesi öldükten sonra artık hiçbir yemek ona tad vermemeye başlamıştı. Lise dönemindeyken yemek ile daha da ilgilenmeye ve annesinin tariflerini karıştırmaya başladı. Annesini en güzel şekilde anmak insanlara en güzel yemeği vermekten geçiyordu, en azından böyle düşünüyordu. Çeşitli kitaplardan türlü türlü yöntemler okudu. Aşçılık dersi aldı. Tek hedefi dünyanın en iyi aşçısı olup, herkese en güzel yemekleri yedirmekti. Annesinin sadece yemeklerini de sevmezdi. Yaptığı çeşitli kompostolara da bayılırdı. Annesi ona bir bardak su koysa, kendi koyduğu sudan çok daha güzel gelecekti neredeyse. Babasını da daha doğmadan kaybetmişti. Annesinin karnındayken babası bir trafik kazasında ölmüştü. Babasının da yokluğunda ona tek başına bakan annesine bu kadar düşkün olmasının sebebi belki de hem çalışıp hem ona bakarken geçirdiği zor zamanlardan kaynaklanan bir hayranlık bir bağlılık idi.

Yıllar geçiyordu ve bilgi birikimi sürekli artıyordu. Çeşitli baharatlardan harika lezzetler ortaya çıkartıyordu ama yetersizdi. Hâlâ bir şeyler eksikti. Herkes tarafından beğeniliyordu ancak daha mükemmele ulaşamamıştı. Annesinin o yemeklerinin tadını hala alamıyordu. Şehir şehir, ülke ülke dolaşıp yeni tarifler arıyordu. Bu arayış içerisinde gelecekte kocası olacak adamla tanıştı ve onunla çok iyi bir şekilde anlaştı. Mutfakta iki beden bir bütün olmuşlardı. Aralarındaki bu çekim sayesinde evlenmeye karar verdiler.

Hiçbir anını boşa geçirmiyordu ancak hâlâ yeterli değildi. Yakın zamanda çocuğu olacaktı. Bu yüzden aşçılığa bir süreliğine ara verdi. Bir kızı olmuştu ve gerçekten çok güzeldi. Aslında çocuk doğurmak için çok geç kalmıştı ve aslında hiçbir zaman çocuk sahibi olmayı da düşünmemişti. Bu çok ironikti.

Kızı yavaş yavaş büyüyordu ve artık konuşmaya da başlamıştı. Beklemediği bir zamanda gelen bu çocuğu sevmemekten korkmuştu ama tam tersi bir şekilde ona çok bağlanmıştı. Bir akşam yemeğinde yılların da tecrübesiyle güzel bir yemek yaptı ve ailecek sofraya oturdular. Aslında bu yemekte bir şeyler farklı gibi hissediyordu ama bu düşüncesine anlam verememişti. Yemekler yendikten sonra sofrayı toparladı ve masayı silip çay demledi. Kocası kendisine ve karısına çay doldurdu. Çayını yudumlarken de annem olsa daha iyi yapardı diye düşündü. Bu sırada içerden kızı gelip "Ellerine sağlık anne! Çok güzel olmuş!" dedi ve odasına geri döndü.

Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Yıllardır peşinde koştuğu amaca erişmişti. Tarifindeki eksik malzemeyi bulmuştu. Sevgiyi...

Hiç yorum yok: